25 Eyl 2010

Hesabı Zaman Ödesin ....

Hesabı Zaman Ödesin!


Bütün suçu zamana atabilirim aslında. Olmuş ve olmamış her şeyin bedelini takvim yapraklarına yükleyerek, sessizce sıyrılabilirim aklımın dipsiz karmaşasından....

Baktığım bütün güzellikleri gördüm diyemem, keza görüp bakmadığım da çok olmuştur. Etrafımda duran çiçeklere karşı kör olup, uzaklarda bir deniz manzarasına vurulduğum anlar aklıma gelince, gözlerimin nasıl bir oyuna daldığını anlıyorum.

Duyup hiç dinlemediklerim var ama dinlediklerimi hep duymuşumdur. Bazen, sadece kısa diye es geçtiğim melodilerin, büyüyüp senfoniye dönüştüklerine şahit oldum. O zaman öğrenmiştim her notanın bir anlamı olduğunu ve aslında kıyıya vuran dalga sesinin, bir nota olduğunu.

Denizin derinliklerinde değil ama bu kara parçasının üstünde çok vurgun yedim. Bendenim kaskatı kesildi, nefesim durdu, ruhum dondu. Ölümün soğuğundan bile ayaz gecelerde, gözyaşlarım buz kesti. O zaman anladım ki vurgun, çok karanlık kelimeymiş.

Hayat durağan bir seyir izlemiyor elbette! Şen kahkahaların ovalara yayıldığı dost sohbetlerinde, masa başında ülkeyi kurtardığım da olmuştur; aşkı izlediğim de ama hiçbiri, evden gizlice kaçıp, sevgilimle güneşin doğuşunu seyrettiğim o gençlik günlerinin tadını vermemiştir.

Çok yüreksiz insan tanıdım, kötüye ise aşinayım. Ademoğlu, çıkarları için ne kadar vicdansız olur bilirim. Herkesin girmeye korktuğu sokaklarda, gece yarılarında tek başına yürürken anladım ki, cesaretten gelmiyor kabadayılık. Belindeki silahtan daha büyük mermiler sıkabilir adam olana, güçlü bir kalp!

Yalnızlıkla uzun yıllardır tanışırız. O beni, ben onu sevsek de; uzun süre birlikte olmaktan sıkıldık. O, kendini atacak başka bir kapı arıyor şimdilerde. Her kim olsa, benden iyi olacağını düşünüyor. Oysa ben o yolu daha önce geçtim. Sonra gittiği yerde insan, geldiğini mumla arıyor. Hayat bu, bazen sıkılmak bile hepimiz için lüks kalıyor.

Yolumu aydınlatacak ışık bulamadığımda, el yordamıyla yürümeyi öğrendim. Ancak ömür dediğin hatalarla örülüyor, güneşin tepemde durduğu anlarda ayağımın taşa takılmışlığı da çoktur. Bile bile çarptığım bütün duvarlardan yara aldım. Sonra yaralarımı ağlamadan sardım.

Yapılacak daha çok yanlış var ama ondan daha fazla doğru birikti gönlümde. Hepsine tek tek zaman ayırmam lazım. Daha bir sürü kalp yarası alacağım, aşkı bin kere daha tadıp doyamayacağım. Ancak vakit yetmiyor. Yapacaklarıma, yapamadıklarıma ve yaptıklarıma zaman yok! Veya benim canım, suçu şu gariban takvim yapraklarına atmak istiyor….

Candan Ünal

2 yorum:

  1. çok güzel bir yazı iç dünyamı yazmış sanki.

    YanıtlaSil
  2. ;) Mən də çox bəyənirəm,bəzən darıxdığım zamanlarda təkrar olmağına baxmayaraq dəfələrlə oxuyuram..Gözəl yazılıb..

    YanıtlaSil

RƏYLƏRİNİZ DİGƏR OXUYUCALARA DA KÖMƏK OLA BİLƏR! ODUR Kİ, RƏY YAZMAĞI UNUTMAYIN! :)